9. Gezegen gerçek olabilir mi?
Güneş Sistemi’nin uç kesimlerindeki cisimlerin tuhaf hareketlerini açıklamaya çalışan bilim insanları yıllardır 9. bir gezegenin varlığına dair teoriler üretiyor. Varlığı gibi yokluğu da henüz kanıtlanamayan bu cismi arayan gökbilimciler evrenin bazı gizemlerini aydınlatırken pek çok yeni soruyla da karşı karşıya kalıyor.
Peki 9. Gezegen nedir ve gökbilimciler doğrudan gözlemlenmeyen bu gezegenin neden var olduğunu düşünüyor?
PLÜTON’UN KEŞFİNE YOL AÇAN X GEZEGENİ
Independent Türkçe’de yer alan habere göre 20. yüzyılın başlarında Uranüs ve Neptün’ün yörüngelerindeki düzensizlikleri açıklamaya çalışan bilim insanları X Gezegeni teorisini ortaya attı. Gezegenlerin büyük kütleleri nedeniyle Güneş Sistemi’ndeki diğer cisimler üzerinde kütleçekimsel etkiye sahip olmasından yola çıkan araştırmacılar yörünge devinimindeki bozulmaların bu şekilde açıklanabileceğini düşündü.
Bu arayışa öncülük eden gökbilimci Percival Lowell bu bilinmeyen dünyanın, Neptün’e yakın bir kütleye sahip bir gaz devi olacağını tahmin ediyordu. Bu cisme “X Gezegeni” adını veren Lowell çalışmalarının sonunu göremese de onun gözlemevini kullanan Clyde Tombaugh, 1930’da Plüton’u keşfetti.
Ancak daha sonraki gözlem ve araştırmalar Plüton’un, Uranüs ve Neptün’ün yörüngelerini etkileyecek kütleye sahip olmadığını ve buz devi bu iki gezegenin yörüngesinde yaşananları açıklamak için bir “X Gezegeni”ne gerek olmadığını ortaya çıkardı.
9. Gezegen terimiyse bundan yıllar sonra Konstantin Batygin ve Plüton’un gezegen değil, cüce gezegen olduğunu ortaya koyan Michael Brown tarafından ortaya atıldı. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden (Caltech) bu iki gökbilimci 2016’da yayımladıkları makalede Kuiper Kuşağı’ndaki en az 5 adet küçük ve buzlu cismin alışılmadık yörüngesinin bu şekilde açıklanabileceğini öne sürdü.
Araştırmacılar, aşırı Neptün ötesi cisim (extreme trans-Neptunian object / ETNO) diye adlandırılan bu gökcisimlerinin tuhaf bir şekilde eğik yörüngeleri olması ve Güneş’e yaklaştıkça kümelenme eğilimi göstermesini başka bir cismin kütleçekim kuvvetinden kaynaklanabileceğini düşündü. Bu tahmin doğrudan gözleme değil, ayrıntılı matematiksel modelleme ve bilgisayar simülasyonlarına dayanırken, Brown’a göre bu kümelenmenin onları çeken bir şey olmadan gerçekleşme olasılığı 14 binde birdi.
Batygin ve Brown’ın modelleri 9. Gezegen’in Dünya’nın yaklaşık 10 katı kütleye sahip olabileceğini ve Güneş etrafındaki tek bir dönüşünü 10 ila 20 bin yılda tamamlayacağını öne sürüyor.
ARAMA ALANININ NEREDEYSE YÜZDE 80’İ ELENDİ
Bu yıl şubatta Batygin, Brown ve onlarala eşlik eden diğer araştırmacılar, bu varsayımsal gezegeni aradıkları alanın yüzde 78’ini elediklerini açıkladı. Bilgisayar simülasyonlarıyla bunu başaran bilim insanları halihazırda gelişmiş teleskoplardan gelen verileri inceleyerek aramalarına devam ediyor.
NASA’nın Geçiş Halindeki Ötegezegen Araştırma Uydusu’nu (Transiting Exoplanet Survey Satellite / TESS) kullanan araştırmacılar Şili’de yapım aşamasında olan Vera C. Rubin Gözlemevi’nin Legacy Survey of Space and Time (Eski Uzay ve Zaman Araştırması / LSST) verilerinden de faydalanmayı planlıyor.
Şubatta atılan adımın ardından Brown, varsayımsal gezegenle ilgili şöyle demişti:
9. Gezegen, Güneş Sistemi’nin dış kısmındaki cisimlerin yörüngeleriyle ilgili başka türlü açıklanamayacak ve her biri için ayrı bir açıklamaya ihtiyaç duyacak birçok şeyi aydınlatıyor.
TEK AÇIKLAMA 9. GEZEGEN Mİ?
ETNO’ların hareketlerinin tek açıklaması keşfedilmemiş bir gezegen olmak zorunda değil. Bu alışılmadık davranışlar tek bir büyük cisim yerine bir grup küçük cisimden kaynaklanabileceği gibi bu gizemin arkasında küçük ve çok uzaktaki bir kara delik de yatıyor olabilir. Ayrıca Uranüs ve Neptün’le ilgili X Gezegeni arayışındakine benzer şekilde ETNO’ların yapısı hakkında yapılacak yeni keşifler 9. Gezegen teorisini boşa çıkarabilir.
Öte yandan geçen yıl eylülde yapılan bir araştırmada fizikçiler yeni bir fikir ortaya attı. Yerçekimiyle ilgili düşüncelerimizin yanlış olabileceğini öne süren bilim insanları Güneş Sistemi’nin ucundaki bu cisimlerin Değiştirilmiş Newton Dinamiği (Modified Newtonian Dynamics / MOND) diye bilinen teoriyle yönetilseydi ne olacağını hesapladı. MOND, Isaac Newton’un yerçekimi yasasının sadece bir noktaya kadar geçerli olduğunu ve yüksek dönme hızları altında farklı türde bir yerçekimi davranışının devreye girdiğini öne sürüyor.
Bu araştırmayı yürüten Harsh Mathur ve Katherine Brown, Kuiper Kuşağı’ndaki cisimlerin kümelenmesinin MOND’dan kaynaklanabileceğini buldu. Ancak fizikçiler bu bulguların 9. Gezegen’i ya da neler olup bittiğine dair başka bir açıklamayı tamamen elemediğini de belirtti.
Bu arayışların bilim insanlarını 9. Gezegen’in keşfine götürüp götürmeyeceği belirsizliğini korumaya devam etse de evrenin farklı gizemlerinin kapılarını aralayabilir.